MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin Çağrısıyla PKK’nın Silah Bırakma ve Örgütü Feshetme Süreci

MHP Lideri Devlet Bahçeli tarafından yapılan çağrı ile terör örgütü PKK’nın kurucusu Abdullah Öcalan’ın “silah bırakma ve örgütü feshetme” çağrısıyla başlayan sürecin nasıl ilerleyeceği şu anda belirsizdir.

İktidar, Öcalan’ın bu çağrısının herhangi bir koşul veya devletin atacağı adımlar karşılığında yapılmadığını belirtse de, PKK silah bırakma yerine “ateşkes” kararı aldığını duyurdu ve bazı koşullar öne sürdü.

Öcalan’ın silah bırakma çağrısı ilk defa yapılan bir çağrı değil. Örgütün feshedilmesi de öyle. Daha önce Öcalan bu çağrıyı yapmış ve PKK kendini feshetmişti. Ancak PKK’nın silah bırakması ve kendini feshetmesi kalıcı olmadı ve terör örgütü bildiği yoldan devam etti.

Anadolu’nun paylaşılmasını öngören 1920 tarihli Sevr Antlaşması ve ABD’nin uygulamaya koyduğu Büyük Ortadoğu Projesi günümüzdeki koşullara etki ediyor. Sevr Antlaşması, Osmanlı’nın Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra imzaladığı ancak Atatürk’ün Kurtuluş Savaşı sonucunda geçersiz kıldığı bir antlaşmadır.

Atatürk, Sevr Antlaşması yerine Lozan Antlaşması ile “üniter, ulus devlet” olarak kurduğu Türkiye Cumhuriyeti’ni dünyaya kabul ettirmiştir. Sevr gibi ABD’nin yürüttüğü BOP da Ortadoğu’da sınırların değişmesini amaçlamaktadır.

ABD’nin Suriye’yi bölmek için yürüttüğü süreç, Türkiye’nin müdahalesini engellemeye yöneliktir. PKK’nın silah bırakması ve kendini feshetmesi, ABD’nin Türkiye’ye karşı bir koz olarak kullanabileceği bir adım olabilir.

Türkiye’de iktidarın, feshedilmiş PKK ile başlayacak yeni süreçte DEM Parti milletvekillerinin desteğini alarak erken seçim veya anayasa değişikliği ile Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın yeniden aday olmasının önünü açabileceği konuşulmaktadır.

DEM Parti ise bu desteğe karşılık Öcalan’ın Sırrı Süreyya Önder aracılığıyla ilettiği “demokratik siyaset ve hukuki boyutun tanınması” talebinde ısrarcı olacaktır. Türkiye’nin bu sürecin olası sorunlarını dikkatlice düşünmesi gerekmektedir.