‘Gezegene hoş bir seda bırakmak istiyoruz’

gezegene hos bir seda birakmak istiyoruz e6EOntBj.jpg

“`html

Yeni müzik projelerinde kendi yaşam öykülerini, özellikle çocukluk anılarını şarkılarına yansıtmaktan büyük keyif alıyorlar. Pasaj Müzik etiketiyle yayımlanan son albümleri ‘Üzüntü ve Muz Kabuğu’nda, 1980’lerin nostaljik animasyonlarından biri olan ‘Pepe’nin Balonu’na da göndermede bulunmuşlar. Ozan Kotra, Ata Akdağ ve Çağatay Kehribar ile grubun stüdyosunda keyifli bir sohbet gerçekleştirdik. Ortamın neşesi, sarman kedileri Suziki, sohbetimizi esprileriyle renklendirirken Unkapanı’ndan günümüze uzanan bir yolculuğa çıktık.

Yeni albümünüz ‘Üzüntü ve Muz Kabuğu’ bu ayın başında çıktı. Grubun kuruluşu 2000 yılına dayanıyor ve The Beatles’a olan tutkunuzla bu yolculuk başladı. Bu süreçten biraz bahseder misiniz?

Ozan Kotra: 1989 yılında Ata ile ortaokulda tanıştık. Ata, The Beatles’ı benden daha fazla seviyordu. Ben, İzzet Öz’ün programında grubu keşfettiğimde, müzik hayatımızda yeni bir sayfa açmıştık; The Beatles bizim için bir ilham kaynağı oldu.

Grubun kuruluştaki adı aslında ‘Bekarlar’ olarak başlamıştı, değil mi?

Ozan Kotra: Evet, o dönemlerde popülerleşmeye başlamıştık. Beyoğlu’ndaki Bilsak ve Gitanes gibi mekanlarda performans sergiliyorduk. 1990’larda pop müzik sahnesinde aktif rol aldık, çeşitli orkestralarda vokal yaparak kazandığımız paralarla, ileride ‘Flört’ adını alacak grubumuzun şarkılarını kaydediyorduk.

‘Hafızamızda yer etmiş’

‘Üzüntü ve Muz Kabuğu’, 1980’lerde yayımlanan ‘Pepe’nin Balonu’ çizgi filmine bir gönderme. Böyle ilginç detaylar nasıl aklınıza geliyor?

Çağatay Kehribar: ‘Üzüntü ve Muz Kabuğu’ şarkısının sözleri bizde derin bir etki yarattı. Hafızamızda yer eden o dönemi anımsamak bizler için oldukça keyifliydi.

Ozan Kotra: Şarkılarımızda hayatımızdan kesitler sunmayı seviyoruz. Anılarımıza, hobilerimize ve ailemize dair detaylar vermek, müziğimizin temel taşlarından biri. Türkiye’de kendi şarkılarıyla tanınan sanatçılardan biri olduğumuzu düşünüyoruz; Mazhar Fuat Özkan gibi isimlerden sonra, belki de Flört olarak bu konuda öncüyüz. Geleneksel cover işlemlerinin yanı sıra, kendi kimliğimizle çıkış yapmayı tercih ettik.

Unkapanı süreciniz de oldukça dikkat çekici. Hilmi Topaloğlu ve Prestij Müzik ile olan ilişkilerinizden bahseder misiniz? ‘Atabarı’ adlı şarkıyı coverlamak kimin fikriydi?

Ozan Kotra: Evet, plak firması tarafından bize sunulan bir tavsiyeydi. ‘Atabarı’ parçasını kendi tarzımızda yorumladık, çünkü özgün müzik yapmaya çalışıyorduk.

Flört’ün şarkılarında genellikle bir hüzün barınırken, içinde bir neşe de saklı gibi görünüyor. Bu dengeyi nasıl sağlıyorsunuz?

Ozan Kotra: ‘Üzüntü ve Muz Kabuğu’ da bu temayı barındırıyor.

Çağatay Kehribar: Hayata dair tutumumuz, her şeye olumlu bir gözle bakma ümidi taşıyor. Üzüntü, bazı durumlarda ilerleme kaydetme aracı haline gelebiliyor. Hayatın zorluklarını bu şekilde ele almak istiyoruz.

Ata Akdağ: İnsanların duygularını suistimal etmek istemiyoruz. Bazı şarkılarımız dinlerken hüzün hissettirebilir, ancak o hüznün içinde bir umut ışığı olmalı; aksi takdirde, karamsarlık bir yere götürmez.

Sizce yeni nesil müzisyenler depresif mi?

Ozan Kotra: Yeni jenerasyonun ürettiği müzik, maalesef oldukça karamsar bir yapıya bürünüyor. Genellikle benzer kalıplarda sıkışıp kaldıkları için orijinallik bulmamız zorlaşıyor. Biz, her zaman kendimizi farklı alanlarda ifade etmeyi tercih ettik.

10 yıl önceki müziklerinizin geleceğe yönelik olduğunu gördüğünüzde kendinizi anlaşılmadığınızı hissettiniz mi?

Ozan Kotra: Rahmetli Hilmi Topaloğlu’nun “10 yıl sonrasının müziğini yapıyorsunuz, günümüze gelin” dediği bir dönemdeydik. Yıllar geçtikçe şarkılarımız çoğu zaman popülerleşiyor; örneğin ‘Rasta Baba’, çıkışından 11 yıl sonra hit oldu.

MFÖ’den Fuat Güner ile olan ilişkiniz nasıl gelişti?

Ata Akdağ: 1992 yılında tanıştık, stüdyosuna gidip onunla yüz yüze dersler aldık. Şarkılarımıza katkıda bulunarak yönlendirdi. ‘Aşk Böyleymiş Meğer’ albümümüzün prodüktörüydü.

Ozan Kotra: Fuat Abi, bize fark yaratan bir destek sundu. ‘Yalnızlık Mevsimi’ şarkısını beraber oluşturdular ve şu an ‘Üzüntü ve Muz Kabuğu’nda onun sesini duyuyoruz.

Türkiye’nin farklı dönemlerine tanıklık ettiniz. Sizce Unkapanı dönemi mi, yoksa Spotify ve YouTube dönemimi daha zorlu?

Ata Akdağ: Bugün genç sanatçılar, olgunlaşmadan albüm yapabilme şansına sahip. Bekarlar döneminde, 100’den fazla bestemiz vardı, Fuat Abi “Artık olmuşsunuz” dediğinde, biz de albüm çalışmalarına başladık.

Çağatay Kehribar: Geçmişte yapımcıya ulaşmak zordu, ama bir albüm yaptığınızda ulaşılabilirlik daha kolaydı. Günümüzde artık üretim yapmak kolay olsa da, beklenildiği gibi insanlara ulaşmak zorlaşıyor.

Ozan Kotra: Önceden plak firmaları sanatçının standardını belirliyordu. Bugün daha farklı şeyler görüyoruz. Ancak bu karmaşanın içinde insanların kalbine dokunabilen bir parça yaratabilmek, bizim için oldukça önemli. Bir iz bırakmak istiyoruz.

Şarkınızdaki ifade tarzındaki derinlik, gerçek bir çocukluk dönemi ile ilgili bir yabancılaşmayı mı üzerine inşa ediyor?

Ata Akdağ: Çocukken bir şeyi iyi niyetle yaparsanız gerçekleşeceğini umarsınız; ama büyüyünce bunun mümkün olmadığını fark edersiniz. Belki de bu, biraz aşk şarkısı gibi. Yetişkin olmanın getirdiği bir durum ve yoksa dağılabilirsiniz. Kalbimiz yorgun ama…

“Ara kardeşim, üzgün emoji at” demeniz hiç ironik mi?

Çağatay Kehribar: Ne anlıyorsan o (gülüyor).

‘Yalnız solist olmamamızın zorluğu’

25 yıllık kariyerinizdeki en zor dönem hangi anlara denk geldi?

Ozan Kotra: Genelde şarkıyı yazan kişi onu söyler, bu nedenle riskli bir yapıda ilerledik. O dönemlerde sadece yakışıklı bir solistimiz yoktu. Gerçekten ilginç günlerdi (gülüyor). Ancak ‘Flört’ün ilk albümünü çıkardıktan sonra yaşanan kopuş en zor dönemimizdi.

Parlak dönemlerin olduğu yıllar Duman ve mor ve ötesi’nin de yükseliş yaptığı dönemlerdi…

Ozan Kotra: Askerliğimiz esnasında Duman 50 konserlik bir tura çıktı ve biz bu süreçte askerdeydik; o an ‘her şey hazır’ derken biz gitmek zorunda kaldık.

Çağatay Kehribar: 2003 yılında çıkardığımız ‘Cemiyette Pişiyoruz’ albümü bir anda popüler hale geldi. Herkes şarkılarımızı duymaya başlamıştı, ama o dönem askere alındık.

‘Sanatın her zaman bir çıkış yolu vardır’

Çok sayıda parça arasında en sevdiğiniz hangileri?

Ata Akdağ: ‘Bir Tek Sen Gelmedin’ benim için çok değerli bir parça.

Çağatay Kehribar: ‘Manolya’yı seviyorum, enerjisi harika.

Ozan Kotra: ‘Hala Çok Güzelsin’ benim favorim. ‘Biz’ ve ‘Onun Adı Hasan’ da çok sevdiğim parçalar. Ancak ‘Sivas’tan Çıkmış Yola’, Flört’ün başyapıtlarından biridir; 14 yaşında bir gelinin Sivas’tan İstanbul’a göç hikayesini anlatıyoruz ve bu kız Ata’nın annesi.

2015 yılında ‘Tehlikeyle Flört’ adlı bir film çektiniz. Farklı projeler üzerine düşüncelerinizi paylaşır mısınız?

Ozan Kotra: Fuat Abi’ye “Her şeyi siz yaptınız” dediğimde, o da “Hayır, filmi siz yaptınız” diye cevap veriyor. Yine film yapmayı planlıyoruz. Ayrıca ‘Alternatif Performans’ adında, 12 Flört şarkısından oluşan bir video konser projemiz var; bu konseri YouTube’dan önümüzdeki ay yayınlayacağız.

MTV’nin bu yıl kapanacağı konuşuluyor. Bir devrin sonu mu? Düşünceleriniz nedir?

Ozan Kotra: Müziğin, genel sosyal yapıyla birlikte yozlaştığını gözlemliyoruz. Ancak hala kaliteli, içten ve sanatsal çalışmalara ilgi gösteren bir kitle mevcut. Yozlaşma aslında bataklık doğururken, o batakta açan bir çiçek değer kazanıyor. Şimdi birçok harika müzik grubunun olduğunu da biliyoruz. MTV yok, ama YouTube ve alternatif platformlar var. Sanat her zaman kendine bir çıkış yolu bulur.

“`